24 Mart 2016 Perşembe

Osmalı Cadı Olayı

İşte Evliya Çelebi'nin Seyahatname'de Osmanlı Dönemi'nde Cadılar, Vampirler, Tılsımlar ve Büyücüler..


Osmanlı Dönemi'ndeki korkunç cadı,vampir,zombi ve büyücülerin varlığı konusu açığa çıktı.


Bilinen ilk cadı vakasıyla Edirne Kadısı Şeyhülislam Ebussuud Efendi bu konuda fetva verdi.

Edirne’de yaşanan iki ayrı cadı vakasının ilkinde cadı olduğu iddia edilen kişinin Müslüman bir erkek olduğu belirtilmiş halk arasında korku başlamıştı.Edirne kadısı Şeyhülislam Ebussuud Efendi’nin bu konudaki fetvasında ise:

Cadı olduğu kesinleşen bir kişinin karnına kazık saplanmasına, bu işe yaramazsa başının kesilip ayakların dibine yerleştirilmesine, nihayet bu da işe yaramazsa yakılıp yok edilmesine izin verilmesi gerektiği belirtti.Fakat kadı, kitaplarda bu fetvanın bir suretine rastlayamadı ve merkeze ne yapması gerektiğini sordu. Kadıya verilen cevap, bir bilirkişi nezdinde mezarın açılması ve cenazede hakikaten cadılığa alamet hal görülürse bunun bildirilmesi yönünde oldu. 

Cadılığın nasıl anlaşılacağı sorusuna ise; cesedin rengi kırmızıya dönüşmüşse o cadıdır yanıtı oldu. Osmanlı'da yaşanmış ikinci vakada ise;  cadı olduğu iddia edilen kişi henüz üç ay önce ölmüş bir kadındır. Dolayısıyla merkezden tayin edilen ve erkek olduğunda hiç şüphe bulunmayan bilirkişinin cenazeye bakması mümkün değildir. Dört kadın getirilir ve bu kadınların şahitliği ile cesedin çürümemiş, renginin kırmızıya dönüşmüş olduğu merkezebildirilir. Merkezden gelen cevapta, halkı korkudan kurtarmak için yapılması gereken her şeye izin verilmektedir. 

1156 Cemâziyelâhırı sonlarında (Ağustos 1743) Terkos’a bağlı Yeniköy mezarlığında yaşanan cadı vakasında, vakanın yaşandığı yer ile merkez arasındaki yazışma, yukarıda değindiğimiz Edirne’deki hadise örneğinde olduğundan farklı ilerledi. 


Ne cadı meselesinin kesinleştirilmesi konusunu gündeme getirilmiş, ne de Terkos naibi cadıyı yok etmekte kullanılacak metod hakkında merkezin fikrini sormuştur. Cadı meselesini merkeze haber verdiği ilk ilamdan sonra, ikinci ilamında naib, doğrudan cadının yakılarak yok edildiğini bildirmiş, ayrıca bu yakma işinin onaylandığına dair bir hüküm gönderilmesini istemiştir.

Ebussuud Efendi’den önce, gömüldükten sonra mezarlarında kefensiz ve vücudu kızarmış vaziyette bulunan ölülere bir açıklama getirmesi istenmektedir. Şeyhülislamın açıklaması, bu durumun o kişinin hayattaiken kötü bir kimse olduğuna yorulabileceği şeklindedir. 



Sonraki soru, bu vaziyetteki bir ölüye ne yapılması gerektiği yönündedir. Ölüden bir zarargelmeyeceğini belirten şeyhülislam açılan mezarın geri kapatılması gerektiğinisöylemekte, bunun ardından gelen, cesedin mezardan çıkartılıp yakılmasınınuygun olup olmayacağı şeklindeki üçüncü soruyu da tek kelime ile olumsuzyönde cevaplamaktadır. 

Dördüncü soruda bu kez, Selanik köylerinden birindeyaşanan hadise üzerinde durulmaktadır. Bir gayrimüslim ölüp defnedilmiş, fakatçok geçmeden bu kişi gece yarılarında köydeki diğer gayrimüslim vatandaşlarınkapılarında görülmeye başlamıştır. 

Her kimin kapısına giderse ertesi gün ogayrimüslim de ölü bulunmaktadır. Bu şekilde ölenlerin sayısı hayli fazladır.Durumdan tedirgin olan müslüman vatandaşlar köyü terk etmelerinin şer‘ancaiz olup olmadığını merak etmektedirler. Ebussuud Efendi’nin cevabı yine kısave net bir şekilde müslümanların yerlerini terk etmelerinin caiz olmadığındanyanadır. 



Ebussuud Efendihadisenin hikmeti konusunda, bunu izahta aklın ve dilin yetersiz kalacağı, konuhakkında bilgi sahibi olanların bildirdiklerini nakletmenin ise lafı çok uzatacağışeklinde kaçamak bir cevap vermiştir. 

Bu icerik Habertuk.com dan alintidir.Dikakti mi cekti paylasayim dedim.Ne kadar dogrudur bilemiyorum.Arastirmak lazim.Ulkemizde medya asla gercek haber yapmadigindan bir an dusundum sadece.Sonuc olarak sizler de biliyorsunuz medyanin yaniltici oldugunu.


0 comments:

Yorum Gönder